“Dindar Diyanet İşleri Başkanı Nükleere Hayır Desin“

Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili A.Adayı Avukat Elif Selvi Diyanet İşleri Başkanının Nükleer Santrale Hayır Demesinin Gerektiğini Belirtti. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in Nükleer santrallere karşı karşı tutum takınmasının gerekliliğini belirtirken bunun aynı zamanda dinen de uyulması gereken bir sorumluluk olduğunu vurguladı.

“Dindar Diyanet İşleri Başkanı Nükleere Hayır Desin“

Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekili A.Adayı Avukat Elif Selvi Diyanet İşleri Başkanının Nükleer Santrale Hayır Demesinin Gerektiğini Belirtti. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'in Nükleer santrallere karşı karşı tutum takınmasının gerekliliğini belirtirken bunun aynı zamanda dinen de uyulması gereken bir sorumluluk olduğunu vurguladı.

27 Nisan 2015 Pazartesi 10:40
“Dindar Diyanet İşleri Başkanı Nükleere Hayır Desin“
Selvi, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; "Başbakan Ahmet Davutoğlu,-Diyanet neden her inanca eşit mesafede olacakmış, bu milletin inancı belli – demiş. Milletin inancından sanane be adam. Sen laik T.C. devletinin başbakanısın. Hepimiz biliyoruz ki Davutoğlu’nun kastettiği millet inancı Sünnilik. Ve diyanet Sünniliğin temsilcisidir demek istiyor. Kur’an da Sünnilik diye bir inanç yok. Ayet çok açık, ben size Müslümanlar adını verdim, diyor. Sünnilik Müslümanlığın bir anlama biçimidir sadece. Bence son derece yanlış bir anlamadır ayrıca.




Kimse feveran etmesin bu tespitime. Mezhepler, bunlardan biri olan Sünnilik Kur’an adına doğru bir anlayış olsaydı İslam ülkeleri, Ortadoğu ve Türkiye şimdi bu halde olmazdı. Barışın hakim olduğu, herkesin mal ve can güvenliğinden endişe etmediği, çok farklı düşüncelerin korkmadan ifade edilebildiği, çok farklı yaşam tarzlarının ve dini inançların toplumu renklendirdiği, saygı, sevgi, hoşgörünün her alanda hissedildiği, bilimin, sanatın zirve yaptığı, sağlıklı, temiz bir çevrede, sağlıklı insanların, sağlıklı gıdalar tüketebildiği, tarihi eserlerin ve doğanın hırpalanmadan geleceğe aktarılması sorumluluğunun hissedildiği, hukukun, adaletin herkese eşit uygulandığından kimsenin şüphe etmediği,



üretim temelli ekonominin esas alındığı, devletin yöneticilerinin birey olarak hangi inançtan olursa olsun, isterse inançsız olsun bu durumun asla onlara oy verme ya da vermeme nedeni olmadığı, ahbap, çavuşların, dayıların, yandaşların değil, ehil olmanın iş, mevkii sahibi yaptığı, kimden kim olursa olsun mazlumun, yetimin, kimsesizin herkesçe ciddiyetle, şefkatle korunup kollandığı, toplumsal ve ekonomik adaletin hakkıyla sağlandığı, çocukların, gençlerin pırlanta gibi kıymetli , kadının baş tacı olduğu ve tüm bu saydıklarımızı sağlamanın ve yaşatmanın devletin asli görevi olduğu ülkeler, ülke olurduk eğer gerçekten Müslüman olsaydık. Tüm dünya da insanların ölmesin, barış, huzur olsun diye barış havarileri ülkeler olurduk. 


Öyle miyiz hayır değiliz. Neden ? Cevabı Başbakan Davutoğlu verdi. Çünkü Sünniyiz , Müslüman değiliz. Ha diyorsanız ki, asıl Müslümanlık Sünniliktir, o zaman sorarlar adama, arkadaş bu Allah nasıl bir din göndermiş ki gittiği yere ateş düşürüyor, diye. Ve hatırlatırlar, İslam’ın Türkçe karşılığı barış, güven, sevgiydi hani diye. Hani Allah diyordu, bu kitap insanı ve toplumları refaha götürür diye. Sorarlar adama, Allah mı yalan söylüyor (haşa) yoksa diye. Allah doğruyu söyledi. Ama kimse O’nu dinlemedi. Hacıyı dinledi, hocayı dinledi, parti başkanını dinledi, diyaneti dinledi ama kimse Allah’ı dinlemedi.



Hani diyor ya ayet, Onlar Allah’a din mi öğretiyor diye. O hesap işte. Haşa Allah’a öğretemezler ama kuluna öğrettiler. Diyanet İşleri Başkanlığı da bu öğretimi üstlendi ve başarıyla yerine getirdi. Bu kurum gerekli mi, olmalı mı, kaldırılmalı mı, yapısı mı değiştirilmeli ben bilmem. Buna siyasiler değil, işin ilim adamları, ehilleri akademik düzeyde karar vermeli bence. Benim bildiğim Diyanet İşleri Başkanlığının hali hazırda siyasal bir kurum olduğudur. Siyasete, otoriteye hizmette kusur etmeyerek de İslam’a hizmette ağır kusurlar işlemektedir.
Madem öyle bakın aklıma ne geldi. Dindar olan herkesi ve başta Diyanet İşleri Başkanını, Kur’an’ın Rum suresi 41.ayetine binaen NÜKLEERE HAYIR demeye çağırıyorum.(Kendi ellerinizle yaptıklarınız yüzünden denizde ve karada çürüme başladı. Belki vazgeçersiniz diye yaptıklarınızın sonucunun bazılarını size tattırıyoruz.) Araştırın görün, bugün çok değerli gerçekten Kur’an alimi akademik düzeyde hocalarımız, İslam’ın istediği gibi bir şehir örneği olarak OSLO ‘yu göstermektedirler. Bir de bizim Diyanet İşlerinin ülkesinde yapılan işlere bakınız. Bana Müslümanlık iddialarını kanıtlasınlar. SİYASETİNE GÜVENEN DİNE,DİNİNE GÜVENEN SİYASETÇİYE SARILMAZ" dedi

Son Güncelleme: 29.04.2015 10:45
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.