Mersin Çevre ve Doğa Derneği (MERÇED) Başkanı Sabahat Aslan, taş ocaklarının özellikle su kaynaklarına verdiği zararın yanı sıra, tarım alanlarını da olumsuz etkilediğini belirtti. Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şube Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sinan Can ise, madencilik faaliyetlerinin ekolojik tahribatını genellikle göz ardı edildiğini ifade etti.
Sabahat Aslan, Mersin merkezde planlanan 6 taş ocağından 4’ünün ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporlarına yapılan itirazlar sonucunda iptal edildiğini söyledi. Erdemli, Mut ve Tarsus ilçelerinde taş ocaklarının bulunduğunu belirten Aslan, bu bölgelerdeki taş ocaklarına dair net veriye sahip olmadıklarını ifade etti. MERÇED, diğer iki taş ocağının Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın İnceleme Değerlendirme Komisyonu tarafından henüz değerlendirilmediğini ve ÇED raporlarının tamamlanmasının ardından bu taş ocaklarına karşı yasal girişimlerde bulunacaklarını açıkladı.
Aslan, Hamzabeyli ve Değirmençay bölgelerinde bulunan taş ocaklarının su kaynaklarına yakın yerlerde yer aldığını belirterek, “Taş ocakları üretim sırasında dinamit kullanıyor. Her dinamit patlatması, yer altındaki su kaynaklarının yönünü değiştirebiliyor. Bu yön değişikliği, su kaynaklarının kurumasına neden olabilir. Bir patlama tek başına büyük bir sorun oluşturmasa da, zamanla su kaynaklarının tükenmesine yol açabilir,” dedi.
Tarım Alanları Üzerindeki Olumsuz Etkiler
Taş ocaklarının tarım alanlarına yakın yerlerde bulunmasının tarım faaliyetleri üzerinde olumsuz etkiler yarattığını belirten Aslan, “Taş ocaklarından yayılan toz ve duman tarım alanlarını etkiliyor. Bu nedenle, tarım alanlarına zarar veren taş ocaklarına karşı itirazlarımız kabul ediliyor,” diye konuştu. MERÇED, çevresel etkilerin azaltılması ve su kaynaklarının korunması için mücadelesini sürdüreceğini ve zarar görebilecek alanlarda titizlikle çalışmalarını devam ettireceğini ifade etti.
**Madencilik Faaliyetlerinin Ekolojik Tahribatı**
Çevre Mühendisleri Odası Mersin Şube Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sinan Can, madencilik faaliyetlerinin ekolojik çevre üzerindeki tahribatının genellikle göz ardı edildiğini belirtti. “Madencilik işletmeleriyle doğal kaynaklar bir yandan ekonomiye kazandırılırken, diğer yandan ekolojik çevreye verilen büyük tahribat ve zararlar çoğu zaman göz ardı edilmektedir,” diyen Can, tahribatların görsel, akustik, atmosferik, jeoteknik, morfolojik, hidrojeolojik, tarımsal, kültürel, sosyolojik ve altyapı üzerindeki etkilerle geniş bir yelpazede olduğunu vurguladı. Bu etkilerin yerel, bölgesel ve bazen sınır aşırı boyutlara ulaşabileceğini ifade etti.
Dr. Can, madencilik faaliyetlerinin etkilerinin, işletmeler kapatılıp terk edildikten sonra bile devam edebileceğini belirtti. Türkiye’de çevresel problemlerin çözümüne yönelik çalışmaların yetersiz olduğunu söyleyen Can, uygun standart ve kriterlerin elde edilebilmesi için üniversiteler, özel kuruluşlar ve devlet kuruluşlarının işbirliği içinde çalışmasının gerektiğini ifade etti.