Sinan Ateş suikasti tekil bir eylem değil, 2016 yılından bu yana devam eden bir saldırı dalgasının son halkasıydı.
Ne var ki…
Savcılıklar Sinan Ateş suikasti ile öncekiler arasındaki örgütsel bağları araştırmaya yanaşmadı. Halbuki hemen hepsinde saldırganlar ya Ülkü Ocakları ile ya da MHP ile bağlantılıydı.
Bazıları birden çok saldırıya katılmalarına rağmen ayrı davalarda yargılandı.
Örnek mi?
Üç ilden 11 kişilik ekip kuruldu
Sinan Ateş suikasti, sebep-sonuç ilişkisi bakımından Mersin’de 15 Mart 2022’de eski Ülkü Ocakları Başkanı Çağrı Ünel’e düzenlenen saldırı ile birlikte ele alınmalı.
Çünkü Sinan Ateş aleyhindeki kampanya 5 Mart 2022’de Ülkü Ocakları ile ilişkili ‘Orhun Haber’ adlı internet sitesinde yayınlanan ‘Bir İhanet Ateşi’ başlıklı yazıyla başladı.
Ateş’in yakın arkadaşı Ünel, bu yazıyı sosyal medya hesabında eleştirince radara girdi.
Paylaşımını silmesi istendi, silmedi.
Ünel’i cezalandırmak için ikisi Ankara’dan, beşi Osmaniye’den, dördü de Adana’dan, toplam 11 kişilik ekip kuruldu.
Adana ekibinin başında Özgür Adar ve Ahmet Atan bulunuyordu.
Adar, 1980 doğumlu.
TEKEL büfesi işletiyor.
2019 yılına kadar AK Parti üyesi.
Altı yaralama, iki kez Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile ilgili Kanun’a muhalefet ve üç ayrı silahlı kavgaya karışmaktan ceza almış.
Atan ise 1985 doğumlu.
MHP üyesi.
Bir gün önce gelip keşif yaptılar
Osmaniye ve Ankara grupları 14 Mart günü Adana’da toplandı.
Üç araç halinde Mersin’e gittiler.
Ünel’in iş yerinin ve evinin önünde keşif yaptılar.
Geceyi otelde geçirdiler.
Ertesi gün Ünel’in Kuvayi Milliye Caddesi’nde Ziraat Bankası Şubesi’nde gideceğini öğrendiler.
Bu istihbaratı kim verdi, nasıl öğrendiler; belli değil.
Ünel, saat 12.23’te aracını 87025 Sokak’a park edip banka şubesine ilerledi.
Yedi dakika sonra üç araç birden sokağa girdi.
Ünel, bankadan çıkmış, yürürken; Adar, arkasından yaklaşarak, vurdu.
Ünel, yere kapandı.
Atan, koşup dayağa katıldı.
Sonra da diğer saldırganlar üşüştü.
Biri cep telefonuyla dayağı kameraya çekti.
Üzerine çullanılan Ünel, silahını çıkarıp tetiğe bastı.
Kadirli Ülkü Ocakları’ndan Emrullah Kaplan, hayatını kaybetti.
Yüreğir Ülkü Ocakları Başkanı Selim Anlı, ayağından vuruldu.
Ünel tutuklandı.
Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Geçen yıl Ünel’e öldürme suçunu haksız tahrik altında işlediği gerekçesiyle 10 yıl ceza verildi. 10 saldırgana yaralama suçundan ayrı ayrı 7 ay 15 gün hapis cezası kesildi.
Tuvalette saldırdı
Adar ve Atan, saldırıdan bir yıl kadar önce, Bahçeli’yi eleştiren eski MHP Niğde Milletvekili ve Belediye Başkanı Mümin İnan’ı yumrukladı.
O tarihte İyi Parti Genel İdare Kurulu üyesi ve Teşkilat Başkan Yardımcısı olan İnan, 31 Mayıs 2021’de partililerle Meral Akşener’in Hatay seyahatine katıldı. Akşam Niğde’ye dönerken, Pozantı’da mola verdiler.
İnan, lavaboya gitti.
Peşinden Adar içeriye girdi.
İnan’ın kafasına bir yumruk indirdi.
Atan’ın kullandığı, plakası sökülmüş araçla kaçtılar.
İki saldırgana Pozantı Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Adar, araya birilerini sokarak, özür diledi.
İnan, özür kabul edip affetti.
Ve dava 2022’de düştü.
Sinan Ateş klasöründen çıktı
Adar ve Atan’ın Adana’da İnan’a, Mersin’de Ünel’e saldırması iki eylemin bağlantılı olduğunu kanıtlıyor.
Sinan Ateş Dava dosyasının eklerine giren, eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş’a ait yazışmalar iki saldırının aynı merkez tarafından azmettirildiğini de gösteriyor.
Şöyle ki:
İnan, 1 Haziran 2021’de İyi Parti Niğde İl Binası’nda açıklama yaparak, saldırıyı anlattı.
Yüzünde ve vücudunda yara bere yoktu.
Bu ‘beceriksizlik’ Demirbaş’ın WhatsApp grubundaki reislerin canını sıktı.
Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Ömer Şanlı, telefonuna “Genel Başkan” diye kaydettiği, Ahmet Yiğit Yıldırım ile yaptığı yazışmanın ekran görüntüsünü gruba attı. Yazışmada Yıldırım, İnan’ın “Bir şey söylemeden yumruk attı. Biz de savunma pozisyonuna geçince panik halinde kaçtı. Saldıran bir kişiydi ancak araçta iki kişi bekliyordu” şeklindeki demecini Şanlı’ya gönderiyor..
Şanlı, “Sayın genel başkanım bugün görüntülere ve hastaneden darp rapor almış, onlara da ulaşacağız” diyor.
Yıldırım, şöyle yanıt veriyor:
“O kadar adam gittiniz, bir işi beceremediniz. Bu size son işti.”
Şanlı, İnan’ın yaptığı açıklamanın linkini gruba göndererek, “Rezilliğinizi seyredin” diye yazıyor.
Şanlı, ‘beceriksizliğini’ telafi etmek için İnan’a bir saldırı daha yapılmasını istedi. Ancak Demirbaş, talimatı 3 Haziran’da Yıldırım’a yetiştirince saldırı fikrinden vazgeçildi.
Demirbaş, bugün itibariyle Sinan Ateş suikastini azmettirmekle itham ediliyor.
Halen cezaevinde.
Yıldırım ve Şanlı da Ateş’i öldürmekle suçlanıyor.
İki ülkücünün yurt dışına çıkış yasağı var.
Artık rahatlıkla söyleyebiliriz ki…
Mersin ve Pozantı’da atılan yumrukların izleri sürülseydi, aynı ellere ait olduğu ve ortak bir merkezden talimatlandırıldığı aydınlanacaktı. Belki Sinan Ateş yaşıyor olacaktı.
Mersin Portal-Haber Merkezi