Bir Gökdelene Tırmanan Hayaller: Mersin Metropol'ün Sessiz Çığlığı

Mersin Metropol Alışveriş Merkezi, diğer adıyla 52 Kat, Gökdelen İş Merkezi'nin geçmiş zamandan bugüne hikayesi...Gazeteci Ender Can Kayıhan kaleme aldı.

Bir Gökdelene Tırmanan Hayaller: Mersin Metropol'ün Sessiz Çığlığı

Mersin Metropol Alışveriş Merkezi, diğer adıyla 52 Kat, Gökdelen İş Merkezi'nin geçmiş zamandan bugüne hikayesi...Gazeteci Ender Can Kayıhan kaleme aldı.

21 Mayıs 2025 Çarşamba 21:03
Bir Gökdelene Tırmanan Hayaller: Mersin Metropol'ün Sessiz Çığlığı

Mersin'in Akdeniz ilçesinin hastahane caddesinde yürürken başını gökyüzüne çevirenlerin şapkasını düşüren...Mersin’in tam ortasında, gökyüzüne baş kaldıran bir yapı var.

Görenin durup bakmaması mümkün değil. Kimi “Uzay üssü mü bu?” der, kimi fotoğraflarda gördüğünde “Montaj mı bu bina?” diye sorar. Ama hayır, bu bina gerçek.

Mersin’de yükselen Metropol Binası, Türkiye’nin ilk gerçek anlamda “gökdelen” unvanını taşıyan yapılarından biri olarak, hem mimari hem de mühendislik açısından dikkat çeken bir projedir. 27 Haziran 1987 tarihinde temeli atılan ve yaklaşık üç yıllık bir inşaat sürecinin ardından 20 Nisan 1992’de kapılarını açan yapı, mimar Cengiz Bektaş tarafından tasarlanmış ve Üstay Yapı tarafından inşa edilmiştir. Projenin finansal desteği dönemin önde gelen bankalarından Pamukbank tarafından sağlanmıştı.

Toplamda 12.000 metrekarelik bir arsa üzerinde yükselen bina, 52 kat ve 4 bodrum katıyla toplam 56 kata sahiptir. 175 metre yüksekliğiyle uzun yıllar Türkiye'nin en yüksek binası olan Metropol, inşa edildiği dönemde Avrupa’nın en yüksek ikinci betonarme yapısı, dünyada ise 32. sıradaydı. Her bir katı yaklaşık 1.255 metrekarelik alana sahip olan bina, toplamda 65.000 metrekareye yakın bir ofis ve kullanım alanı sunar. Kaba inşaatında 5.000 metreküp beton ve 600 ton demir kullanılmış, haftada bir kat inşa edilerek kaba yapı 56 haftada tamamlandı.

Binanın çevresinde konumlanan çarşı bölgesinde ise 6 katlı, toplamda 1.100 dükkândan oluşan beş ayrı ticaret bloğu yer alır. Bu dükkânların büyüklükleri 12 metrekareden 655 metrekareye kadar değişiklik göstermektedir.

Deprem dayanımı açısından da özenle tasarlanan bina, 45 saniyelik periyotla 8 santimetrelik yatay esneme kabiliyeti ile inşa edilmiş; bu da sarsıntıların bina içindekiler tarafından neredeyse hissedilmemesini sağlamaktadır.

O yıllarda kimsenin aklında böyle bir yapı yoktu.

İstanbul bile daha gökdelenle yeni tanışıyordu. Ama Akdeniz’in kıyısındaki bu şehir, o binayla geleceğe göz kırptı.

Binanın mimarı Cengiz Bektaş, “gelecek”i çizmişti. Akıllı sistemler, arıza bildirimi, merkezi bağlantı… Daha 90’lara gelmeden, bugünün akıllı binalarına taş çıkaracak donanımlarla planlandı.

Üstelik yalnızca bir ofis binası değil; alt katlarıyla çarşı, üst katlarıyla otel, tam ortasıyla ticaretin kalbi olacaktı. Adı da buna uygun kondu: Mersin Ticaret Merkezi, yani MERTİM.

Ne olduysa sonra oldu. Körfez Savaşı mı desek, ekonomik krizler mi, plansızlık mı? Bir türlü istenen o “büyük kalabalıklar” gelmedi. Ramada olarak açılan otel zinciri dayanamayıp gitti.

Yerine Radisson geldi, o da tutunamadı. Ofisler boş kaldı. Çarşı kısmı, zamanla bir hayalet koridora dönüştü. Bina metruk değil belki, ama metruk hissi veriyor. Işıkları yanan birkaç kat dışında, Metropol artık yalnız.

Oysa 90’ların gazetelerinde sayfa sayfa ilanlar vardı. “Geleceğinizin garantisi burada!”, “Bu fırsat kaçmaz!”, “Tüm alışveriş buradan yapılacak!” diye bağıran manşetler...

Bir dönem Mersin Üniversitesi’nin bazı bölümleri buraya taşınınca bir umut yeşerdi. Ama kısa sürdü. Kalabalıklar gitmedi, öğrenci hareketliliği bile çarşıyı canlandıramadı.

Dönem dönem farklı amaçlarla kullanıldı Metropol. 2015’te Greenpeace aktivistleri gökdelene pankart sarkıttı: “Nükleer pahalıya patlar.”

Yüksekliği nedeniyle belki de Türkiye’nin en görünür protesto alanı oldu. Mersinliler için ise bambaşka bir işlevi vardı: Navigasyon cihazı gibi. Şehirde kaybolsanız, kafanızı kaldırmanız yeterliydi. Metropol’ü görün, yönünüzü bulun.

Bugün Metropol, isminden çok hikâyesiyle var. Otel kısmı hâlâ işletmede ama ticaret merkezi olarak hayal edilen o ihtişamdan eser yok. Güvenlik endişeleri, bakımsızlık, yanlış işletmecilik…

Hepsi binanın çöküşünü hızlandırdı. Oysa doğru planlama, doğru vizyonla hâlâ çok şey yapılabilir. Belki bir teknoloji üssü, belki bir şehir müzesi ya da Akdeniz’in kültür merkezi?

Mesele şu: Türkiye’nin dört bir yanında nice benzer bina var. Tamamlanmış ama kullanılmayan, bitmiş ama hiç açılmamış, yapılmış ama yanlış yerde durmuş binalar.

Bu kadar büyük yatırımlar, bu kadar yüksek umutlar nasıl bu kadar sessiz çürüyebilir?

Belki de mesele bina değil. Mesele, bir şehrin ruhunu taşıyacak yapının, ruhsuz ellerde şekillenmesi. Metropol bir bina değil, bir hayalin ta kendisiydi. Ve her hayal gibi, ilgisizlikle unutuldu.

Ama unutmak çözüm değil. Belki yıkmak da değil. Bazen yeniden düşünmek gerek. “Bu dev yapıyı neye dönüştürebiliriz?” diye kafa yormak.

Bazen sıfırdan başlamak zorunda değiliz. Bazen yarım kalanı tamamlamak daha kıymetlidir.

Kim bilir, belki bir gün Metropol yine parlayan bir yıldız olur.

Ama şimdilik... Mersin’in göğe bakan, içe çöken yalnızlığı olarak orada öylesine duruyor.

Kral tacını şimdilik bakımsızlıktan yere indirmiş durumda...

Mersin Portal-Haber Merkezi

Son Güncelleme: 22.05.2025 13:36
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.