Prefabrik mi desem, çadır mı desem devasa bir mekan diyelim.
Dışı sizi içi bizi yakan cinsten bir mekan olmuş.
Dışarıdan pek bir şeye benzemese de, içerisinden bilişim ve teknoloji fışkırıyor.
İçeri girince Silikon Vadisinde bir binaya girmişsiniz havası var.
3 Ocak için hazırlanmış.
Dijital sergi, 3 boyut havasındaki fotoğraflar, akan resimler, kitaplar, daha neler neler…
Ciddi hazırlanılmış bu sene belli ki.
Kurtuluş kitapları, dergileri, broşürleri basılıp dağıtılıyor.
Çok etkilendim.
Hele yüzlerce öğrencinin akın akın gelip gezmesi, tarihini dijital ortamda görüp öğrenmesi harikaydı.
Bu yıl Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer 3 günlük bir proğram ile kutladı 3 ocağı…
İlk kez bu kadar kapsamlı kutlandı büyükşehirde.
Olması gerekeni yaptı bir anlamda.
Çok da iyi yaptı.
Bu anlamda Başkan Vahap Seçer nezdinde tüm emeği geçenlere çok teşekkür ederim.
Aynı mekanda saat 11’de bir de mini bir kurtuluş konferansı yapıldı.
Moderatörlüğünü Orhan Özdemir hocanın yaptığı konferansın konuşmacıları
Araştırmacı gazeteci kimliği ile tanınan İbrahim Yalçıner, Avukat İrfan Tümer, Doktor Erkan Özaydın ve Ragıp Çiftçi idi.
Muhteşem bir yolculuk yaptırdılar bize.
Mersin’in kurtuluşu ve Kuvayi Milliye kahramanlarının her birinin öyküleri vallahi de billahi de oskarlık filmlere taş çıkartır.
Yeşilçam bir gün popülizm esaretinden kurtulup yurdun dört bir yanındaki kahramanları beyaz perdeye taşısa ne güzel olur.
Bu arada en çok etkilendiğim ve yeni öğrendiğim bir şeyi İbrahim Yalçıner anlattı.
Özet olarak şöyle…
Montrö antlaşması sırasında Adana’da Yıldırım Ordular Kumandanı olarak görev yapan Mustafa Kemal’e İstanbul’dan iki telgraf gelir biri Montrö Antlaşması diğeri antlaşma şartlarına uyun telgrafı.
Mustafa Kemal itiraz edince görevden alınır.
Ama 10 gün daha bu bölge de kalarak Adana, Tarsus ve Mersin ileri gelenleri ile gizli toplantılar yapar, örgütlenir.
Adana’da Şakir Papa’nın konağında, Mersin’de Karamancılar Konağında gizli toplantılar yapar ve köylülerin silahlanmasını sağlar.
Bölgedeki çeteleşme ve silahlı direnişlerin heyecanı ile İstanbul’a, oradan da yine görevli olarak Samsun’a çıkar.
Çukurovadaki direnişleri Sivas’tan takip ederek yönetir.
Bu çok önemli bir tespit.
Dolayısıyla Kuvayi Milliye Harekatı ruhunu bizzat Mersin, Tarsus ve Adana’dan almıştır.
Yıllarca kurtuluşu 5 Ocak diye kutladığımız yılları düşünürsek, bu iddianın da gerçek olma ihtimali çok çok yüksek.
Eğer doğruluğu tarihçiler tarafından tesbit edilirse ne mi olur?
O zaman bu coğrafyada tarih yeniden yazılır.
Hatta daha ileri gidilir.
Yıllarca hakkı olan ünvanı alır.
Mersin; Maraş, Antep ve Urfa gibi iller kadar ünvanı dibine kadar hak ediyor.
Bu da aslında kent için zor değil.
Bir gün şanına yakışır bir ruhla tüm kentin dahil olduğu görkemli bir 3 Ocak kutlaması yaşandığı gün bu ünvanı alacaktır.
İlk teklif benden; Cesurmersin
Tebrikler
İbrahim abi…
Tebrikler
ibrahim Yalçıner…
Mersin Portal-Haber Merkezi