banner311

Mersinli Hekimler Talepleri İçin Ankara Yolunda

Her yıla 120 gün yıpranma payı, Covid-19 Meslek Hastalığı Yasası isteyen hekimler, 23 Kasım’da İstanbul’dan başlatacağı Beyaz Yürüyüş’ün ardından 27 Kasım günü Ankara’da buluşarak, taleplerinin kabul edilmemesi halinde mücadeleyi büyütmek için adım atacak.

Mersinli Hekimler Talepleri İçin Ankara Yolunda

Her yıla 120 gün yıpranma payı, Covid-19 Meslek Hastalığı Yasası isteyen hekimler, 23 Kasım’da İstanbul’dan başlatacağı Beyaz Yürüyüş’ün ardından 27 Kasım günü Ankara’da buluşarak, taleplerinin kabul edilmemesi halinde mücadeleyi büyütmek için adım atacak.

27 Ekim 2021 Çarşamba 13:57
Mersinli Hekimler Talepleri İçin Ankara Yolunda

Hekimler, Türk Tabipler Birliği öncülüğünde hekimlerin özlük haklarını korumak ve halkın sağlığına sahip çıkmak amacıyla bir dizi eylem planını hayata soktu. Hekimler, 23 Kasım'da İstanbul'dan başlatacağı Beyaz Yürüyüş'ün ardından 27 Kasım günü Ankara'da buluşarak, taleplerinin kabul edilmemesi halinde mücadeleyi büyütmek için adım atacak.

Sağlık emekçileri; her yıla 120 gün yıpranma payı, Covid-19 Meslek Hastalığı Yasası istiyor.

“OF’ BİLE DİYEMEDİK, ÇÜNKÜ ‘KAHRAMANLAR YORULMAZ’ GİBİ BÜYÜK BİR DUYGUSAL YÜKE MARUZ BIRAKILDIK”

Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. Mehmet Antmen, pandeminin 19’uncu ayının geride kaldığını anımsatarak, salgının tüm yükünü sırtlanan sağlık çalışanlarının görülmeyen değerini görünür kılmak için bir arada olduklarını söyledi. “19 aydır ölüyoruz, 19 aydır hastalanıyoruz, 19 aydır zamanında ve etkili bir önlem almayanlar, bilime sırtını dönenler, şeffaf davranmayalar, verileri değiştirenler yüzünden gün be gün tükeniyoruz” diyen Antmen, “Mart 2020'den itibaren meslek örgütlerinin, bilim insanlarının uyarılarını dinlemeyenlerin pandeminin yükünü yalnızca bizlerin üzerine bırakacağı anlaşılmıştı. Bizler mesleğimizin gereklerini elbette yapacaktık ve yaptık, ancak sürecin tüm yükünün üzerimize yıkılmaması için şeffaf, akılcı ve bilimsel bir salgın yönetimi talep ettik. Buna rağmen salgın değil, algı yönetildi. Bu algı yönetiminde de biz sağlık çalışanlarına yalnızca kahramanlık güzellemeleri, balkonlardan alkışlar, hakkınızı ödeyemeyiz tesellileri düştü. Uzunca bir süre ‘of’ bile diyemedik, çünkü ‘kahramanlar yorulmaz’ gibi büyük bir duygusal yüke maruz bırakıldık.

“KAHRAMANLAR NİTELİKLİ BİR MASKEYE DAHİ ULAŞAMADI”

Halbuki ‘kahramanlar’ bu süreçte nitelikli bir maskeye dahi ulaşamadı. Kahramanlara dağıtılan maskeler korumak bir yana tam tersi korunuyor hissi yaratarak daha fazla hastalanmamıza neden oldu. Kahramanların işyerlerinde bulaştan koruyacak düzenlemeler yapılmadı, kış aylarına gireceğimiz bu günlerde ise işyerlerimizin havalandırma sistemlerinin yeterliliğine dair bile en ufak bir bilgiye sahip değiliz.

Bu bulaş riski ve ağır emek yükü altında çalışmak istemeyen, tükenen sağlık çalışanlarına gösterdikleri yol, uzun bir süre zorla çalıştırılmak oldu. İzin, istifa, emeklilik ve rapor haklarımız hukuksuzca engellendi. Sonra birer birer hastalanmaya, arkadaşlarımızı kaybetmeye başladık. Bizler mesleğimizden dolayı ölürken, ekranlarda ''hastaneden aldığını nerden biliyoruz, evde hastalananlar var'' sözleri Çalışma Bakanı'nın ağzından döküldü. İyi de biz zaten evde kalamıyorduk ki! İzin alamıyor, istifa edemiyorduk. Çıkarılan tüm genelgelerin ‘sağlık çalışanları hariç’ diye çıkarıldığını sayın Bakan'ın bildiğinden elbette şüphemiz yok. Buna rağmen iktidar, Bakan'ın sözlerine hak veriyor olacak ki hâlâ ne bir özür diledi ne de meslek hastalığı yasası için adım attı” diye konuştu

“SÖZLER UNUTULDU”

Bugüne kadar 484 sağlık çalışanının hayatını kaybettiğine dikkat çeken Dr. Mehmet Antmen, “Mesleki maruziyetimizi Cumhurbaşkanının, Sağlık Bakanının dilinden dökülen itiraflar ile de duyduk ancak konu yasal bir hak olarak meslek hastalığı yasası talebimize geldiğinde bu sözler unutuldu. Meslektaşlarımızdan başvuru şartı ve illiyet bağı istendi. Yani bizlere pandemide "hekimlik yaptığınız için riskli olduğunuzu, hekimlik yaptığınız için hastalandığınızı, mesleğinizden kaynaklı öldüğünüzü" kanıtlayın dendi. Bir kere daha soruyoruz "madem işyerlerimiz riskli değil neden tedavi olmaya gittiğiniz hastane katlarını boşalttırıyorsunuz, bu bir illiyet bağı değil mi? Evde kal çağrıları yaptığınızda evde kalamayanlar olmamız illiyet bağı değil mi? En önemli korunma yöntemi maske ve mesafeyken mesleğimiz gereği koyamadığımız mesafe, yaptığımız riskli işlemler illiyet bağı değil mi? .(sayıda) Kaybettiğimiz meslektaşımız illiyet bağı değil mi?

“HEKİMLER ÖLÜRKEN DAHİ MESLEKİ ONURLARI VERİLMEDİĞİ İÇİN İSTİFA EDİYOR”

Bugün soruyorlar hekimler neden istifa ediyor, neden emekli olmak istiyorlar, neden göç ediyorlar diye. Hekimler ölürken dahi mesleki onurları verilmediği için istifa ediyor. Ekimler birçok ülkede COVID-19 meslek hastalığı sayılırken bizim ülkemizde hala daha yasal düzenlemesi yapılmadığı için göç ediyor. Kısacası emeğimiz görmezden gelindiği için hekimler bu topraklarda hekimlik yapmak istemiyoruz diyorlar.Bu gidişata dur demek için haklarımızı bir an önce istiyoruz. COVID-19 için meslek hastalığı yasası çıkarılmasını talep ediyoruz.Tüm sağlık çalışanlarına Türkiye'de ilk vakanın ilan edildiği 11 Mart 2020'den itibaren, pandeminin sonlandığı zamana kadar her yıla 120 gün yıpranma payı, fiili hizmet süresi zammı istiyoruz.

“EMEK BİZİM SÖZ BİZİM”

Her hafta bir talebimizi yükselttiğimiz bu süreçte 175 bin hekimin sözcüsü olarak 23 Kasım'da İstanbul'dan başlatacağımız Beyaz Yürüyüş'ün ardından 27 Kasım günü Ankara'da ülkenin dört bir yanından gelen hekimler ve sağlık emekçileri ile Beyaz Forum'da buluşacağımızı, taleplerimizin kabul edilmemesi halinde bu forumda alacağımız kararlar ile mücadelemizin büyüyeceğinden ve sonuç alıncaya kadar devam edeceğinden de kimsenin kuşkusu olmaması gerektiğini bir kere daha hatırlatıyoruz. Emek bizim söz bizim” dedi.

Mersin Portal-Haber Merkezi

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.