Önceki makalede günde 2 milyon varil petrol sevkiyatı yapılan Haydar Aliyev platformu ve BOTAŞ iskelesiyle kucak kucağa inşa edilmesi planlanan ve ÇED sürecinde sona gelinen Yumurtalık Ana Konteyner Limanı’ nın gemi trafik güvenliği açısından önündeki engellere değinmiş ve faaliyet gösteren bu iki kuruluşun görüşlerinden hareketle şu tespiti yapmıştım:
““Uluslararası anlaşmalara dayanarak yaptığımız petrol yüklemelerini Askeri Güvenlik ve Yasak bölgeler yönetmeliği çerçevesinde stratejik değeri haiz her türlü yer ve tesislerin dış sınırlarından itibaren 400 metrelik mesafe faaliyetlerimizin güvenliği açısından önemli sınır çizgisi…
Peki Yumurtalık Ana Kont. Limanı için düşünülen sahanın BİL iskelesi arası ÇED dosyasına göre 410 metre.. (Haydar Aliyev Terminali ise 395 metre)
Yumurtalık ÇED dosyasında yüreklere su serpen! bilgi şöyle yer alıyor:
Liman için düşünülen sahanın uzaklığı 410 metre olup kurum görüşünde belirtilen 400 m’lik güvenlik mesafesi dışında kalmaktadır…”
Bir de liman olarak düşünülen bölgenin kara tarafında yer alan arka sahası var ki, orada aşılması gereken çok daha ciddi sorunlar ve bölgede yaşayan insanlarla diğer canlıları bekleyen yaşamsal riskler söz konusu…
Öncelikle belirtmekte yarar var ki, ÇED dosyasındaki projeye göre denize inşa edilecek liman için 24 milyon ton dolgu malzemesi bir yerlerden taşınıp getirilecek, neredeyse bir dağ denize boca edilecek. Bunun denizdeki doğal dengeyi nasıl etkileyeceği sorusunun yanıtı ‘bize bir şey olmaz’ diye geçiştirilecek türden değil…
Terminal Liman projesi hakkında görüş istenen Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar genel Müdürlüğü dosyaya giren tespitinde bakın ne diyor:
“bilimsel çalışmalarla belirlenmiş olan 20 Önemli Deniz Kaplumbağaları Yuvalama Alanlarından birisi olan Yumurtalık Yuvalama Kumsallarından Su Gözü Alt Kumsalı ile Hollanda Alt Kumsalı arasında kaldığı”
24 milyon ton dolgu malzemesinin 6-8 tonluk kaya parçalarından oluşacağı varsayımından yola çıkarsak limanın kara tarafında yaşayanların en az 3 milyon kamyonluk bir trafikle ve trafiğin yaratacağı çevresel sorunlarla baş etmesi gerekiyor…
Yılda 12-14 milyon konteyner ağırlayacak bir ana limanda çalışacak olanlar, Akdeniz’ in en büyük aktarma merkezinde faaliyet gösterecek lojistik şirketleri ve devasa kompleks içinde yer alacak oteller, bankalar, sağlık ve eğitim merkezleri, kısaca doğacak yeni kente uygun bir karasal bölge var mı?
Cevabı yine henüz bölgede imar planı uygulaması yapılmadığı bilgisinin yer aldığı ÇED dosyasından aktarayım:
“Proje alanının kara tarafında 18.11.2023 Tarih ve 32373 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 4652 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu kapsamında ilan edilen “Adana Yumurtalık Ceyhan Sanayi Alanı yer almaktadır. Ayrıca projenin yine kara tarafının (kıyı kenar çizgisinin kara tarafında) bir kısmında 03.08.2023 Tarih ve 7469 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile “Botaş Tank Çiftliği Genişleme Projesi kapsamında acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir. Doğu Akdeniz Ana Konteyner Limanı Proje alanının tamamı kıyı kenar çizgisinin deniz tarafında kalmaktadır.”
Kara tarafı, tank çiftlikleri, sanayi alanları olarak hem de geçmişte değil 2023’ te Cumhurbaşkanlığı kararlarıyla donatılmış bir bölgeden söz ediyoruz…
Oysa yine ÇED dosyasının başlangıç bölümünde Ana Aktarma (HUB) limanı bir yana her limanın olmazsa olmaz koşulu şöyle tanımlanıyor:
“Doğu Akdeniz’de mevcut limanların karaya doğru çok büyük ölçeklere izin verecek genişleme sahası bulunmamaktadır. Verimli ve katma değeri yüksek bir limancılık faaliyeti için arka sahanın genişlemeye, mümkünse depolamaya ve lojistiğe uygun olduğu bir liman alanına ihtiyaç bulunmaktadır..”
Bu kadar da değil…
Yine ÇED dosyasına göre;
“Projenin yer aldığı deniz alanının kıyı kenar çizgisinin kara tarafındaki konut vb. yapıların tamamı Adana Yumurtalık Ceyhan Sanayi Alanı içerisinde kalmaktadır. Bu konuyla ilgili tasarruf Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkisindedir..”
Bir yandan depolamaya ve lojistiğe uygun liman alanına duyulan ihtiyaç, öte yandan tüm kara tarafı 2023’ te Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle acilen kamulaştırılmış bir bölge…
Gerçekten sözün bittiği yer diyebilirsiniz ama inanılmaz tespitler bu kadarla da sınırlı değil…
Yumurtalık Ana Konteyner Limanı proje sahasının Gölovası Mahallesine (köyü) uzaklığı ÇED dosyasında 10 metre olarak belirtiliyor. (inanılmaz diyenler çıkabilir diye yazıyla yineleyeyim on metre)
ÇED sürecinin en önemli aşamasının projeden etkilenecek yöre sakinlerinin katılımıyla yapılan ‘bilgilendirme toplantısı olduğu tartışılmaz bir gerçek…
İlahi bir tesadüf mü? Bilinmez ama 6 Ağustos 2024 günü yapılan ÇED Halkı Bilgilendirme Toplantısından bir gün sonra 7 ağustos sabahı bölge sakinlerini korkutan 3 deprem meydana geliyor.
Tüm gelişmeler yaşanırken Gölovası köylüleri adına bana ulaşan platform sözcüleri Halkı Bilgilendirme toplantısı ve öncesiyle sonrasını anlatan aşağıdaki feryat niteliğindeki metni gönderdi. Özetleyeceğim metindeki detaylar, Yumurtalık’ a değil Ana, küçük bir limanın dahi yapılamayacağını sergilemesi bakımından önemli..
**
İşte o metin:
“Adana Yumurtalık ilçesi Gölovası köyünde 06.08.2024 tarihinde yapılan Çed toplantısında halkın katılımının yüksek olmasına rağmen ulusal basında haber olarak yer bulamadı.
Solunda BOTAŞ (Bakü-Ceyhan)Boru hattı; Sağında sıra ile dizilmiş Sugözü Termik santrali ve havarileri ile ortada sıkışmış bir alanda Doğu Akdeniz Konteyner limanı projesi Pof.Naci GÖRÜR ‘ün açıkladığı Yumurtalık fay hattı üzerine yapılmakta ısrar ediliyor.
Üstelik bu yanlış sadece Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı tarafından değil, maalesef chp li Belediye Başkanları (Büyükşehir Bel.Baş.Zeydan KARALAR ve Yumurtalık Belediye Bşk.Erdinç Altıok) tarafından da destekleniyor.
Yasaların etrafından dolanılarak Cumhuriyet ile yaşıt köy ve dört kuşak bir arada bulunan halk derdini anlatmak için muhatap bulamıyor..
Yerel seçimlerde CHP ye büyük destek veren Gölovası köyü sakinlerinin Adana İl Başkanlığından destek arayışları da maalesef İl başkanı tarafından geri çevrildi.
ÇED raporu incelendiğinde yapılması planlanan konteyner limanının kıyı şeridi değerlendirilerek deniz içi ve üzeri kullanılarak yapılacağı anlatılıyor. Yine ÇED raporuna göre deniz doldurularak yapılacak projede gemilerin yanaşacağı liman aynı yöntemle inşa edilecek.
Bu durumla ilgili;
1.Deniz hangi yöntemle doldurulacak?
2.Deniz sahilinde bulunan ve projenin tüm kıyı kesimini kaplayan deniz evleri ve yazlıklar ne olacak
3.Geçimini balıkçılıkla sağlayan, Gölovası balıkçıları ne yapacak?
4.Tarımla geçimini sağlayan köy halkı kendi tapulu malı olan dedesinden babasından kalan bu tarlalardan acele kamulaştırma adı altında öz topraklarına nasıl sahip çıkacak?
5.Bölge halkı bu konteyner limanı inşası ve işletilmesi sürecinden nasıl etkilenecek?
Yapılan ÇED toplantısında bu soruların hiç biri için yanıt alınamadı. Selin inşaat yetkilisi kendini bile tanıtmadan bıkkınlık içinde yarım yamalak projeyi anlattı. Halkın yüksek sesle dillendirdiği soru ve itirazları havada kaldı.
Halkın yetkilerden talebi;
Öncelikle acele kamulaştırma adı altında bölgede yapılan arsa ve tarlalara el koymaların acilen durdurulmasını istiyorlar
Bölgeye yapılması planlanan projelerin ÇED raporlarının uzman bilirkişilerce tekrar incelenmesini istiyorlar. Bölgenin deprem riskinin öncelikli dikkate alınması gerekiyor.
ÇED raporuna göre denizin binlerce ton moloz kullanarak doldurulacak olması bölgede bulunan deniz canlıları açısından eko sisteme büyük zarar vereceği,
Bölgede yaşayan ve besin zincirini bu döngüde devam ettiren birçok canlının süreçten olumsuz etkileneceği görülmekte; bölge halkı sağı-solu sanayi tesisleri içinde tarım, balıkçılık ve hayvancılıkla varlığını sürdürmeye çalışırken şehre göç etmeye zorlanmaktadır.
Acilen bu yanlıştan dönülmeli, Çukurova’nın bereketli toprakları tarım dışı alanda ve acele kamulaştırma adı altında köylüden koparılmamalıdır.
Gölovası köyü; tüm yurttaşların bu bölgeye dikkatini çekmek istiyor. Desteklerinizi bekliyor.”
Mersin Portal-Haber Merkezi